12 Nisan 2010 Pazartesi

bir nefes hikaye (devam)


"Her şey öyle şiirseldi işte.ama gel gör ki insanoğlu fesattır.çekememiş bizim mutluluğumuzu. nefret sarmış yüreğini, kin bürümüş gözünü. isimsiz dedikodular yayılmış etrafta. geceden kara, boşluktan ıssız, yıldızlardan fazla dil dökülmüş ortaya.bütün galaksi çalkalanmış ama bizim haberimiz bile olmamış.e malum mutluyuz ya,herkes gibi taşımışız aşkı ve mutluluğu yük gibi görmeden.isimsiz dillerden birisi saçıvermiş zehir zemberek sözlerini güneşin kulağına. doldurmuş ince narin yüreğini kurşundan ağır sözler,kırılası çeneler bükmüş kulağını sevdiğimin.
derlermiş ki "ay,bakarmış dünyaya,severmiş onu;dünya yüz vermedikçe koşmuş peşinden. döner dururmuş etrafında.şimdilerde dünya da dönmüş ona yüzünü.karşılık kazanmış oynaşmaları. herkese mavi boncuk dağıtırmış ay.aşkı maşkı yalanmış.zaten aşk ancak masallarda olurmuş.gözünü açmalı,yoksa daha çoooooook kandırılırmış."

Bu lafları duyan güneşin hassas kalbi dayanmadı.göstermedi yüzünü.gizlendi,sakladı bulutların ardına kendini. insanlar güneş tutuluyor dediler.evet güneş tutuluyordu,ama kesif ve dinmez hıçkırıklarla.bunu gören yüreğim elbetteki dayanmadı.ancak el diline ket vuramazdım. açıklamaya çalıştım, konuştum,koştum peşinden.ama nafile.o günden beri yüzünü dönmez bana güneş.ne tarafa baksam onu görürüm.gene onun zayıf da olsa eskilerden kalan ışığını yansıtırım da onun yüzünü göremem,bir an bile olsa bir nazarına bütün canımı veririm ama bir sarf-ı nazar bulamam.ben de o gün bugündür koşar,heder olurum peşinde. belki gün olur affeder beni diye. dünya etrafında da dönerim dururum benim halime acısın,beni ne hallere düşürdüğünü görsün diye.ama zalimdir dünya,kötü kalpli kimseler gibi bakar, güler geçer halime."şaşkın" der kendi kendine. varsın desin;alınmam artık.ondan beridir delik deşiktir yüreğim.güneşe yaklaştıkça bir tamlanır; uzaklaştıkça bir eksilirim.senelerdir peşinden koşar ve dermansız düşünceye değin durmam.lakin o da ben koştukça kaçar benden, sanki cüzzamlıdan kaçar gibi."

Bir hayalden uyanmış gibiydi.
Başımı salladım belli belirsiz.hüzünlendirmişti beni bu dokunaklı hikaye.bir kıvrım düştü dudaklarıma.yarı ağlamaklı bir sesle 'sevilmişsin bir zaman.' dedim.şaşırmıştı."nasıl?" der gibi yüzüme baktı.'sevilmektesin de belki de hala. ama hala seviyorsun önemli olan da bu değil mi?sevgi sahibi olmak kendisi zaten tek taraflı bir eylem.illa karşılık mı beklemek lazım?hem karşılık beklenirse bu aşk değil rutin bir iş ilişkisinden ya da alışverişten ne farkı kalır?' Farketmeden ses tonumu yükseltmiştim.'oysa ben...' dedim.sesim aniden çatallaşmıştı. gözlerimin yandığını hissediyordum. tarif edilmez sel damlalarının sökün etmesi an meselesi idi. o yüzden ne söylemem gerekiyorsa hemen söylemeliydim. 'Oysa ben kalbinden ve ruhundan sevebilmek yetisi sonsuza dek söküp alınmış bir bahtsızım.'
Susmuştu.birşey demedi.ama anlamıştı kendisinin durumunun benden iyi olduğunu.usulca, şefkatle ve anlayışla yüzüme bir kez daha baktı.sonra sevgili güneşinin peşinden koşmak için bir dağın arkasına baktı.tam o sırada karşıki tepelerin üzerinden güneş doğuyordu.yine kaçırmıştı.
tebessümle "hoşçakal" dedim içimden.umarım bir gün yakalarsın sevdiğini ve anlatabilirsin derdini.hava serinlemişti.üşümeye başlamıştım.biliyordum sıcak bir gün olacaktı ama bu sefer ben güneşten yakınmayacaktım.




Hiç yorum yok: