30 Mayıs 2012 Çarşamba

o adam benim dayım

  Çok matrak bir adam. Hafif göbeğin bir ine bir çıka yükseldiği, gevrek gevrek bir gülüş...Altı kızdan sonraki tek erkek çocuk olması dolayısyla nenemin kardeşi büyük dayımın havasını bir düşünün, o iltiması, üzerindeki ilgiyi ve bununla birlikte gelen şımarıklığı.

  Yıllar yıllar öncesinde, daha henüz çocukken ailecek komşu köylerden birine gidiyorlar. Bayram belki seyran, belki bir düğün... Ev sahibesi kadın âdet olduğu üzere bir yer sofrası kuruyor. Sofrada  sarma var. O yıllarda büyüknenemgil köyün en zengin insanlarından olsalar da fakirlik herkesin başında olduğundan sarma zengin sofraların harcı. Her zaman bulunabilen bir yemek değil. Kim bilir belki ileşberlik(Bu bana kalırsa rençberlik sözcüğünün bozularak söylenişi ve anlamı: beden gücüne ve toprağa dayalı  çalışma biçimi, kara işçilik de diyorlar) olduğundan bu tür ince bir yemeği yapmak için vakit yoktur.

  Dayım çocuk saflığıyla çok hoşuna gitmiş olacak, ağzına ikişer ikişer atıyormuş sarmaları. Hiç tanıyamadığım büyüknenem de daha kibar olsun, sanki görmemiş gibi davranmasın diye çaktırmadan çimdik atıp dürtüklüyormuş. Tabi dayım o şımarıklığı üstüne eklenen hazır cevaplığı ile:
  -Ne dürtüpdurusun gız, üçü ağzıma mı sığıyor, demiş.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

dilen-me

  Sokakta gezerken, özellikle metrobüs merdivenlerinde elinde göstermelik bir çocuk  "Allah rızası için..." deyip insanların dînî-insanî duygularını istismar ederek yardım isteyen, ve daha genç ve taşı sıksa suyunu çıkaracak olmasına  rağmen dilenen kimseler var. Bu tür kimseleri bir türlü anlayamadım ben. Onurlarının zedelenmemesi nasıl mümkün oluyor, gece yatağa girdiklerinde ne düşünüyorlar acaba?  "Dilenciliğimiz sağolsun!" diyerek övünenlerinin olduğunu duyduğumda epeyce şaşırmıştım.   Dahası sırf insanların duygularını istismar etmek adına küçücük çocukları sokakta dilendirmeye, mendil satmaya iten insanları düşününce vicdanım sızlıyor.  Nasıl sızlamasın? Bişey almıyorum bu küçük çocuklardan ki bunları bu şekilde çalıştırmaya iten insanlar vazgeçsinler. Ne kadar işe yarıyor diye soracak olsa biri, en azından karınca misali safımı belli ediyorum.  Gerçek ihtiyaç sahiplerine de mani oluyorlar. Ve inanıyorum ki gerçek ihtiyaç sahipleri dilenemiyorlar. Onlar bunu gurur addediyorlar. 

  Yazları ailemin oturduğu ilçenin köylerinden gelen epey yaşlıca bir teyze vardı. Elinde veya kaftan denilen siyah uzun mantosunun arkasına doldurduğu çiçekleri satardı bu nur yüzlü teyze. Muhtemelen bahçesinde yetiştirdiği çiçeklerle, iki büklüm olmuş beliyle annemin ve diğer komşu kadınlarının kapılarını çalardı. Annemin bir bahçe dolusu çiçeği olmasına rağmen bu yaşlı kadının sattığı çiçeklerden alır, geri çevirmezdi onu. Denk geldim bir keresinde annem çiçeğini almak istememişti ama yine de para vermeye kalkışmıştı yaşlı diye. Hemen karşı çıktı: "Ben dilenci miyim kızım, almayacaksan istemem paranı!"  dedi. Annem de başka bir yolunu buldu bu kadına yardım etmenin. Geldiğinde çiçek alıyor, parasını veriyor ama para yanında çantasına zeytinyağı, sabun, zeytin gibi şeyler koyuyordu. "İstemem!" dediği zaman: "Ben zaten bunları zekat olarak dağıtacağım, ne olacak." diye ikna ediyordu.

  Nerde o eski anlayış, nerde şimdiki kafalar! Şimdi herkes kısa yoldan zengin olmanın peşinde. Emeğe değer veren de, emekle elde edilen şeyin tadını ve bereketini bilen de kalmadı.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

itiraf



  Tabeladaki "Bekçide kumanda yoktur!" yazısını 
"Belki de kumanda yoktur?" diye okuyan 
o iflah olmaz optimist benim gençler.
Şimdi dağılın!

9 Mayıs 2012 Çarşamba

hayal kırıklığı

  Etrafınızda kimi insanlar vardır siz onları seversiniz, görüşmek istersiniz sık sık; hatta yakın hissedersiniz kendinizi. Bu kimseler de sizi seviyor gibi görünebilirler.Bunu dil ucuyla olsa bile ifade de ederler. Ama gerçek öyle değildir. Aslında sizden hiç hoşlanmadıkları gibi belki de arkanızdan nefret söylemlerinde bile bulunuyor olabilirler. İşte bu ikiyüzlülüğün en kuyruklusudur ve gün gelip de bunu öğrendiğinizde yavaş yavaş insan sevginiz eski parlaklığını kaybeder.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

ömür dediğin


   Çocukken hayal meyal hatırladığım şeylerden birisi:
 Uçak geçtiği ve çok gürültü yaptığı zaman göbeğimi duvara dayardım. 
Hayır, bi de neden göbekse...
Çok komik biliyorum ama sanırım korkuyla başa çıkabilmemin bir yoluydu bu.
Psikoloji bilimi haklı beyler!
Her ne var ise alemde
Çocukluk imiş ancak.