31 Mart 2010 Çarşamba

rüya

Bir gün bi rüya gördüm.ölmüşüm.ruhumu seyrettim bedenimden ayrılırken.ama nasıl öldüm neden öldüm bilmiyorum.sadece öldüm,bu kadar...sonrasında yanında bekledim cesedimin.tabuta benzer,ama hiçbişeye de benzemez entersan kutumsu bir şey.içinde bedenim.bir ses duyuyorum: "Ayaklar baş olmadan yükseleceğini mi sanırsın?" diyor o davudi ses.ben de kaldırıyorum bedenimi.kimseler yok yanımda.çok hafif bedenim.öyle de naif.sonra açıp bi bakıyorum ayaklarımın olması gereken yerde başım,başımın olması gereken yerde de ayaklarım...heh tamam şimdi oldu diyorum.şimdi yükselebilirim.
Bir taraftan da aklımda türlü düşünce.işte bitti hayat oyunu.ne bekliyor acaba?bilinmeyenin korkusu,güvenmenin emniyeti,ölümün ekşiliği damağımda harmanlaşmış.Adil ve Merhametli olanın elinde artık hüküm.

Nasıl oluyorsa evde kimseler yok.halbuki öldüğümün herkes farkında.mutfağa koşuyorum.koşmak değil galiba ışınlanmak gibi,ya da uçmak gibi bişey bu.Güzel annem dizlerini çekyat üzerinde kısmış ,eline Kur'an almış okuyor.ama hissediyorum ve biliyorum ki benim için okuyor.ferahlıyorum.ellerim buz gibi,hem heyecanlıyım hem annemi bir daha göremeyeceğim için üzgün,daha çok da o üzgün olduğu için üzgünüm.yanağına hafifçe elimle dokunuyorum,elimi koyuyorum.elim o kadar soğuk ki annemin sıcaklığı karşısında tereddüde düşüyorum.ama annemin yanağı cayır cayır...evlat ateşi öyle yakmış anlaşılan.ama buz gibi elim nasıl ferahlatıyor onu.derin bir "ohhhhhhh!" çekiyor anlıyor ben olduğumu,hissediyor.gözlerinden yaşlar dökülüyor.elini elimin üzerine koyuyor."Biliyorum burdasın,benimlesin" diyor.benim de hıçkırıklar takılıyor boğazıma.o anın heyecanıyla ve boğazımda bir hıçkırıkla uyandım.

26 Mart 2010 Cuma

ben çocukken...

Bilmiyorum hiç hatırlayan var mı Yumiyum'u?belki hala satılıyordur da...ama süper marketler çıkalı beri denk gelmiyorum bu tür şeylere pek.çocukken ne büyük iştahla yerdim.dişlerimin arasına -eriyince tabi- yapışır,sonra da elimiz ağzımızda onları çıkarmaya çalışırdık.(ben yapmadım diyen,ıykk mıyk diyen yalan söylüyordur büyük ihtimal)çünkü yumuşadığı vakit sakız gibi çiğnememek için büyük bir nefis mücadelesine girmeniz gerekebilir ki bu da o yaşlarda pek mümkün bişey değildir.

Bir de Eti Puf 'ların üzerindeki o siyah ya da renkli tanecikli şeyleri(tamam itiraf ediyorum adını bilmiyorum onların) marşmelovundan,daha sonra da marşmelov ile bisküviyi(püskütü) birbirinden ayırırdık.hepsini ufak parçalara böler,saydam çanağının içine koyar,püskütü en sonraya bırakarak yerdik.hey Allah'ım!!!daha bi tatlı oluyordu herhalde öyle?tabi oluyordu.dadından yinmiyordu:)

Gazoz kapağı için çıkan mahalle savaşlarını ise hiç saymıyorum bile.düzeltilmiş ya da yamulmuş olanlar daha az değer ediyordu.düzgün olanlar ise parayla pulla satın alınması imkansız, borsa da rayici bile bulunmayan "kıymetlimisssss"lerdi onlar bizim.mermer taşı aldın mı eline,savurdun mu çizgiye doğru,çıkardıysan bi tane düzgünlerinden senden zengini ve şanslısı yoktu o an.

Ha son olarak da incecik tüpler içinde kırmızı-sarı-kırmızı sıralamasıyla iştah kabartan tozlar vardı.sanırım içindeki oralet tozu gibi birşeydi.hafif ekşi ama daha çok şekerli ve tatlı bir tadı vardı.o kadar ince bir plastik tüp içine koyuyorlardı ki kafanı kaldırıp ağzına dikerken dilin değince,ıslanır ve çıkmaz olurdu.ağzını bıçak ya da makasla kesmen gerekirdi ki devam edebilesin.

Büyüdükçe tabi bunlar da hem unutulup hem de daha büyük problemlerle boğuşmaya başlıyor ya insan,hayat işte o zaman çekilmez hale gelip monotonlaşıyor galiba.geçmiş ondan tatlı geliyor belki de dimağlarımıza.

24 Mart 2010 Çarşamba

ilk ege denemesi

Bogün höle bi ege ağzıynan gonuşasım geedi.nidendir bilmeyom gari ama hoşuma da gidiyo bu:)zaten bön ömürceezimden ömür gidivedi.istanbolun yollaanda resmen o'dan oreye süründüm emme pek de eylenivedim.ing'evela metrobüs mü ney'imiş bir araç var imiş,unlan Söğütlüçeşme'ye sonralak da Kartal'a geçdiydim.gitçeem yer uzakcanaydı ama ben de seyride seyride giddim.muhteşem bi boğaz manzırısından beg bi keyif aldım.en gısa zamanda da hazır erguvanlaada(bizim orda geçi gevişi dirlerdi hu ne ya burda ismi erguvan imiş) açılıp saçılmışkene göze bi boğaz sefasına çıkmee garar vedim.
Nese fazla uzattım;İcra dayiresine gidip varıdım.Bi de ni gören?Ey Guca Rabbııııım, didim heralda enki adam öldü de gömmee unudmuşla.evelce böle göze göze hanımları, beyleri görüdüm de kendimce -Rabbım'ın gücüne gitmesing emme-ey Allahım bizi ne deyi yarattın der idim:)ama sonadan fikrimi deniştirdim ki ne deniştirmek.tam zıttı istikamete...öle çirkin öle meymenetsiz bi herif imiş ki olmaz hu derece hanı.huycak da pek gudubet bi herif imiş ki sonradan anladım.milletin dosyasında eksik,mahana bulunca kafasına atıyo "ben bunları imzalemecem.va' tamamlamadan getime bene gari" deyo.

Allah'ıma bin şükür ossun benim dosyama mahana bulmadı de benim işim çabuk bitti hu adamnan.ben de rahadınan bi nefes aldım.yarın gine gööcem aynı herifi emme bu sefe işim yok gibi.eskile dirledi ingsanın içi dışına dışına yangsırmış deyi.hakkaten de hu ganıtı oluvedi.ne diyen ben gari;Allah ıslah etsin de ingsanlıı hizmet etmening Hakka hizmet olduunu anglayıvesin.

İresim de alakesiz olmuş emme yüzüngüzü güldürsüng deyi goydum.

19 Mart 2010 Cuma

bırak da yaşayayım


Bazen neden bişeyi kabullenmez büyükler.sırf biz söyledik diye daha dünkü b.k muamelesi görmek sinir bozucu.illa ki kendi nefislerini tatmin etmek için biz çocuklarına yaptırdıkları şeylerin bazen hayatımızı zehir ettiğini farketmezler mi,yoksa işlerine farketmemek mi uygun düşer?ya da kendi yaşamak istedikleri hayatları bize zorla mı yaşatmaya çalışırlar,bizim kendi hayatımıza rağmen?bazı arkadaşlarım bu kadar hayatına müdahale ettirme diyorlar.haklılar da belki ama bunu onlara, onları kırmadan nasıl yapacağımı bilmiyorum.bişey söyleyip kırmak hiç hoş olmayacak ama söyleyince de kaçınılmaz netice olarak bu sonuç ortaya çıkacak.söylemeyince de onların hep küçük çocukları olmaya devam edeceksin, büyüdüğünü hiç farketmeyecek ve sürekli müdahil olacak, bazen sıkacaklar da...

14 Mart 2010 Pazar

ne var

Bir blogta kariyerden işten bahsetmediğinden bahsetmişler.(http://www.amsterdamdankartpostallar.com/2010/03/kariyerimden-prangalar-eskittim.html).ben de okulla alakalı hiç yazmıyorum,kariyerim olmasa da neyim eksik dedim:))belki de sebebi çok sıkıcı birbirinden kıl proflar onlardan gıcık konular.muhtemelen okul bittikten sonrada mesleğim itibariyle onlardan mükemmel olmayan sahnelerle karşılaşacağım.geçen bi tapu dairesine gittim adamların resmen yüzünden düşen bin parça.sadece birinin ikisinin olsa tamam diyeceğim de hepsi öyle.niye bu kadar mutsuz bu insanlar diye bir soru sormaya korkuyorum çünkü bin ah işitmek işten bile değil.herkes mi suratsız herkes mi umutsuz..biz onların oldukları yerde olmak için resmen bi taraflarımızı yırtarken onlar neden bu kadar gayrimemnun.madem bu kadar memnun değilsiniz yerinize girmek isteyen o kadar insana istifa edin bi zahmet de yer açılsın.bakalım biraz da onlar denesinler.belki onlar farklı olurlar.ama işte insan:
"ECCE HOMO"


10 Mart 2010 Çarşamba

eksik bişey


Varm'ola ki acep şöyle kendimden bile kaçabileceğim bir yer?zira kendi kendime katlanamıyorum.devamlı stres, devamlı paranoyakça ve sonu gelmez bir ses...içim içimi yiyor her seferinde.yok millet ne der,yok onaylarlar mı,yok kırılırlar mı?kendimi bile tanımazken onların elbette ki beni tanımasını ve anlamasını bekleyemem ama bu kadarda gelmeyin canım üstüme.var bişeyler ya eksik ya yanlış ama kimden kaynaklanıyor bilmiyorum.belki de kendimden..

2 Mart 2010 Salı

köy gibi

Köyümün mor sümbüllü dağlarında gördüm ben aşkı.gerdeğe girmemiş,duvağı açılmamış taze bir gelin gibi sarmış dağ başlarında sis'i sevdim."Yolcuyu yolundan eyleyen dilber" türküleriyle dolu kulaklarım.buz gibi toprak testilerden su içtim,derin derelerden geçtim.türkü yaktım;
bağrı yanık anaların yaktığı türküleri dinledim.
İnsanlığı nenemin kalay kaplı tenceresinden içtim.dedemin nasır tutmuş ama helal lokma getirmiş ellerinden kaptım nasibimi.kimselere muhtaç olmadan yaşamayı ar bildim; gizlice, kimselere göstermeden aç olan komşumun evine bir tas aş götürmeyi en büyük erdem saydım.
Sevdim taşını toprağını,altın saydım her bağını.anamın yaşmağını;kokladım da doymadım.