15 Şubat 2015 Pazar

Hayatı şiir tadında duyumsamak


   Dün malum sevgililer günüydü. Bizim Balkızla bir arada değildik/değiliz. Ama kulaklarımda "Elbet bir gün buluşacağız." çalıyor. Evet, o umarım yakın bir zamanda İstanbul'a geldiğinde kaçırdığımız ilk Sevgililer Gününün acısını çıkartacağız.  İnsan nasıl sevgisini sadece bir güne sığdırabilir! Böyle bişey nasıl sadece bir günle sınırlı kalabilir, kalmamalı.

   Ben Balkız'a internet üzerinden güller gönderdim. Klasik hareketler bunlar biliyorum ama napim, pek romantik bi adam değilim. İnsanın beyni eşek olunca hoşaftan da anlamıyor tabi. Hastaneye/İşyerine gönderdim. Nöbetteyken pek konuşamıyoruz, arayamıyor ama öğle saatlerine doğru bi baktım o arıyor. Hediyemi almış. Nasıl heyecanlı geliyor sesi. Çok mutlu, enerjik... Ben beklemem böyle şeyler, dese de sesindeki heyecan için güller bile sönük kaldı diyebilirim. Onun mutluluğu bana da bulaştı tabi. Biraz konuştuk, gitmesi gerekti.

   İçi içine sığmayan, öyle çok heyecanlı bir adam değilim, aksine Sakin Amca sayılırım. En yoğun yaşadığım duygu; korku, utanma ve tedirginliktir aslında. Mutluluk öyle değil, çok bulaşıcı bir şey. Gülen gözleri telefondan bana baktı sanki. Karşımda kara bir çift göz. Mutlu oldum. Yine o şiir takıldı dilime: "...İkimiz birden sevinebiliriz....Bir ellerin bir ellerim yeter...Göğe bakalım.

Hiç yorum yok: