28 Aralık 2014 Pazar

İnsan


" ...Dünyanın en basit,en zavallı,hatta en ahmak adamı bile,insanı hayretten hayrete düsürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?..." (Sabahattin Ali)

21 Aralık 2014 Pazar

özlenir

   

   Yedi-sekiz aylık bir bekleyişin ardından üç ay sonunda eve tekrar gidiyordum. Orası benim için hep bir dönüş mekanıydı. Nereye gidersem gideyim oraya dönmeliydim. Ailemle yaşamak istemiyordum evet ama onların orda bir yerlerde durduğunu ve beni beklediğini bilmek, belki de işin esasında yolunun bekleniyor olması duygusu insanı bağlıyordu bu topraklara. Belki de çocukluğuma dair anılarımın, kulağımın en derininde, burnumun en direğinde sızlayan yerinin kokusu buradaydı. Belki de o zamana dek yediğim börülce suyuna tarhana çorbasının tadını başka hiç bir yemekte asla bulamayacaktım. Kim bilir?

   Sadece iki günlüğüne gidiyor olmama rağmen içimdeki o yakınlık hissinden dolayı bana bir yıl kadar uzun geldi. Bir o kadar da hızlı ve hareketli geçti. İnsanlar, komşular, akrabalar derken bu kalabalığı özlediğimi fark ettim. Yeğenlerim kucağımdan inmedi ve kocaman bir öpücük yağmuruna tutuldum. Aldığım oyuncakların onların gözlerindeki ışıltısını görmek, güneşli bir bahar sabahı çiçeğe konmuş kelebeği seyretmekle aynı hissi veriyordu. Mutluydum. Ordaki herkes de öyle. Gelgelelim her güzel şeyin sonu olduğu gibi tatil çabuk geçmiş ve dönüş yolu için hazırlanmıştım.

   Annem güçlü kadındır, pek sevmez öyle göz önünde ağlamayı. Üniversiteye gittiğim zamanalarda bir kez dahi ağlamadığını bilirim beni yolcu ederken. Bu onun katı yürekli olmasından değildir. Asla! Aksine içinde kopan fırtınaları bilirim. Nenem ise gençliğinde çok daha güçlü bir kadın olmasına rağmen yaşlandıkça duygusal biri olup çıktı. İnsanlar yaşlanınca kesin değişiyor. Elini öperken ve sarılırken gözleri doldu, sesi çatallandı. Arada beni aramayı unutma'nın ardından evden çıktım. Ama alışık olmadığım bu durum karşısında istemeden de olsa üç günlük dünyada şu ayrılık olmasaydı dedim. Ama ne yapacaktım; iş, güç, para pul, alınacaklar, satılacaklar,.. Ne kadar çoktu dünyalığımız. Hiç kimse götürmüyordu, kefenin cebi yoktu ama köpek yemez parasız da yapılmıyordu. Orda birilerinin varlığı ve her seferinde dönecek bir yerin, kadim kokulu sarılacak bir kucak olması yetiyordu. Yetmese de yetiyordu.

"Üç derdim var birbirinden seçilmez,
  Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm."*

*Karacaoğlan

15 Aralık 2014 Pazartesi

bir ben var benden içeru

   Bazı insanlarla aklıma bişey gelmiyor bazılarına ise evdeki koltuğu bile anlatasım geliyor. O kadar çok konuşasım geliyor ki... Bu durumda kimine göre çok konuşkan, kimine göre ise sessiz sakin biri imajı çiziyorum. Halbuki gerçek öyle değil. Deli bi tarafım var. Arkadaşlarımdan bir tanesi var ki bir araya gelmeyelim. Allahım bu nasıl bi muhabbettir, ne pis bir geyiğimiz oluyor arkadaş. Konu nerde başlıyor nereye gidiyor, belli değil. Bir ben var bende, benden içeru, her nerdeysen yeter gayrı çık dışaru...